Nisa Aygün
(ARUCAD Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Oyunculuk Bölümü 1. Sınıf Öğrencisi)
Dünya Tiyatro Günü’nün Önemi ve Tarihçesi Geçmişi insanlık tarihine dayanan ve toplumda derin izler bırakan tiyatronun; seyirciyle olan bağını pekiştirmek, toplumun tiyatro üzerindeki bilinç ve farkındalığını artırmak ve tiyatroyu günden güne geliştirebilmek adına her Mart ayının 27’si nice ücretsiz oyunlar, etkinliklerle birçok ülkede Dünya Tiyatro Günü olarak kutlanmakta. Peki neden bu tarih seçilmiş? Ne zamandan beri kutluyoruz? 27 Mart bir yandan Paris Ulusal Tiyatrosu’nun açılış tarihidir. Diğer yandan ise UNESCO’nun 1948’de kurduğu Uluslararası Tiyatro Birliği (ITI)’nin 1961’de aldığı kararla o dönemdeki ITI başkanı Arvi Kivimaa tarafından önce Helsinki sonra Viyana’da yapılan konferansta ortaya atılan fikirle ve İskandinavya’dan gelen destekle Dünya Tiyatro Günü düşüncesi kabul görerek hayata geçirilmiştir. Bu kutlama dile kolay 61 yıldır dünya çapında, 48 ülkede gelenekselleşmiş
bir şekilde sürdürülmekte. Günümüzde ITI 100’ü aşkın merkezde aktif bir ağa sahiptir. Bu yıl; tiyatronun didaktik boyutuyla insanlara sunduğu bir nevi gerçek düşünce erkinin, toplumsal araç niteliğinin kutlanmasının 62. yıl dönümü.
Bugünde yapılan en önemli etkinliklerden biri dünya çapında başarı kazanmış bir tiyatro oyuncusu, yönetmeni veya yazarının yazdığı evrensel bildirgedir. İlk bildirgeyi 1962’de Fransız şair, oyun yazarı ve film yönetmeni Jean Cocteau kaleme almıştır. 1993’te Venezuela ITI Merkezi 1962-1993 yılları arasında yayınlanan tüm bildirgeleri biri özgün dillerinde, diğeri İspanyolca olmak üzere iki antoloji halinde yayımlamıştır. Uluslararası Bildirge’nin yanı sıra, ITI dünyanın hemen hemen her yerinde büyük gösteriler ve festivaller düzenlemektedir. Ayrıca her yıl tiyatro ya da tiyatroyla ortak çalışan diğer sanat disiplinlerinden gelen başarılı bir sanatçı, Dünya Tiyatrolar Günü için bir konuşma yapmaya davet edilir. Sanatçının sahip olduğu entelektüel birikimin verdiği güçle yaptığı konuşmanın uluslararası metni 20’den fazla dile çevrilerek pek çok gazetede yayınlanır. Aynı zamanda bu bildiri, dünya üzerindeki birçok tiyatro grubunun oyunundan önce okunur. Bu sayede pek çok farklı coğrafyadaki kitleler ortak bir hedef uğruna ortak bir paydada buluşur. Pek çok televizyon ve radyo kanalı bu bildirgeyi beş kıtanın her köşesindeki dinleyicilere ulaştırmayı ve konuya dair farkındalığın artmasını hedefler.
Dünya Tiyatro Günü kutlanmaya başladıktan 16 yıl sonra, 1977’de yapılan kongrede Türkiye Merkezi uluslararası bildirinin yanı sıra ülkelerin kendi özgün bildirilerini yazmaları önerisinde bulunmuştur. Ertesi yıl (1978) Türkiye’de ilk ulusal bildiri Muhsin Ertuğrul tarafından yazılmıştır. Sizler için buraya bu bildiriden bir kesit bırakıyorum: ‘‘Derler ki, tiyatro üçüz doğmuş bir sanat koludur: yazar, oyuncu ve seyirci. Bunlar birbirinden ayrılırsa ortada tiyatro kalmaz. Oysa ben diyorum ki, günün en önemli sorunlarını kağıda aktaran yazar da, onları sahnede dile getiren sanatçı da sizin aranızdan çıkmıştır. Onun için biz bir bütünüz. Teker teker düşüncelerimiz ayrı olabilir ama dertlerimiz birdir.’’
UNESCO’nun kurduğu Uluslararası Tiyatro Birliği komitesinin hedefleri doğrultusunda Dünya Tiyatro Günü’nün amacı ITI başkanı tarafından ‘’sahne sanatları bağlamında, dünya çapında bilgi ve uygulama alışverişini artırmak, gelişim sürecinde sanatsal yaratıcılığın ve üretimin gerekliliği konusunda toplumsal bilinci uyandırmak, insanlar arasındaki barış ve dostluğun sağlanması ve artmasını gerçekleştirmek adına karşılıklı anlayışı geliştirmek, UNESCO’nun hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunmak’’ olarak belirtilmiş.
Yaratıcılığın doruklarda olduğu tiyatro; topluma at gözlüklerini çıkarmayı teklif eder, onu varoluşuyla birlikte peşinden yepyeni diyarlara sürükler. Olaylara ve durumlara farklı açılardan bakarak insanlara gerçekleri görmeleri adına ışık tutar. Bu özel gün; tiyatronun önemini insanlığa yansıtan, toplumun kültürel düzeyini yükseltmeye yönelik işlevsel bir aktarım sürecidir. Tiyatromuz var olsun, bizler var olalım… Nice 27 Mart’lara!
Sözlerimi 2019 Uluslararası Tiyatro Bildirisi’nin yazarı olan Havana’daki Argos Teatro’nun kurucusu ve sanat yönetmeni, Kübalı yönetmen, oyun yazarı, tiyatro eğitimcisi ve akademisyen Carlos Celdrán’ın beni cezbeden tiyatroya bakış açısıyla noktalıyorum:
‘’Yeniden üretilmesi olanaksız anların saydamlığına erişmekten başka bir umut beslemeden şimdide yaşamak. Bir tiyatronun gölgesinde, gerçeği ortaya çıkaran bir sözün, bir jestin sahiciliğinden başka bir koruma olmadan, öteki ile bir anlık buluşmak.’’