INSULA sergisi Emin Çizenel’in ‘Çekmeceler’ olarak adlandırdığı, farklı dönemlerde yapılmış çalışmalarını bir araya getiren 4 ayrı bölümden oluşan bir sergiydi. Art Rooms’un mekânının dört ayrı bölümüyle de birebir örtüşen sergi, sanatçının 40 yıllık sanat yaşamının en kapsamlı sergisi olmakla birlikte Art Rooms galerideki ilk kişisel sergi olma özelliğini de taşımıştı. Sanatçının bilinç- altı katmanlarının yansımaları olarak da okunabilecek olan bu çalışmalar, farklı zaman süreçlerinde üretilmiş olmalarına rağmen, temelde birbirleriyle bağlantılı ve sürekli bir diyalog halindedir. Sergi, adanın geçirdiği siyasi, kültürel ve ekolojik dönüşümlerin, uğradığı tahribatların sanatçının içselleştirerek biçimlendirdiklerinin yanı sıra, ‘fantastik bir masalı’ da içeren bölümüyle, bizleri kendi varoluşlarımızı sorgulamaya kışkırtıyor.
A.T: Neden ‘çekmece’ ve neden farklı dönemlerden eserler?
E. Ç: Nietzsche’nin ‘birinci doğa’ tanımıyla kastettiği ve geçmişle hesaplaşarak ‘ikinci doğa’yı yaratmak’ dediği nedir? Önceki kuşakların ürünü olduğumuza göre (birinci doğa), onların çarpıklıklarının, tutkularının ve hatalarının da ürünüyüz… Ama bunlarla hesaplaşarak ikinci bir doğa yaratabilir ve bunların olumsuz etkisini giderebiliriz… Bu zor ve tehlikeli bir iştir, çünkü Nietzsche ikinci doğaların her zaman birincilerden daha zayıf olduğuna inanır: “Sıklıkla olan şudur: İyiyi bilir ama yapmayız. Çünkü daha iyiyi de bilir ama yapamayız.”
Sanatın hikâye anlatmadığı yerden bir ‘ada’ hikâyesidir INSULA… Katmanlaşmış ve bir sanatçının çok özelinde derinleşen arkeolojisinin ‘dört çekmecesi’. Adalı olmanın ebedi biçimi, tıpkı kaybedilmiş / yitirilmiş olanın ardından ağıt yakmak gibi. Walter Benjamin’e kadar referanslanan ‘bellek odaları’. Dediğim gibi herhangi bir hikâye anlatmıyorlar. Egzotikleşmiş ifade biçimlerini reddeden, görselleşmiş ve metaforik olarak kısımlara ayrılan ‘dört çekmece’. Bu ada için taşıdığım düşüncelerin ‘öteki yüzü’, kendim için seçtiğim bir eylem biçimi.
INSULA, yaşadığım adanın bedenimde ve ruhumda ikinci bir ‘adacık’ olarak yerleşecek resmidir. Bir yandan da izah edilmeyi bekleyecektir. Önemli, gizemli, kahredici, derinleşen aşk’ların ve karanlık denizlerde yalnızlaşan mezraların tanıdık kalabalıklarını oluşturacaktır.
Buradaki kelimelerden de anlaşılacağı üzere Emin Çizenel, eserlerinde/eserleriyle adanın ruhunu ve yaşanmışlıklarını taşıyan, deneyimi, bilgisi ve olaylara yaklaşımı ile bu ada için çok özel bir insan ve çok değerli bir sanatçıdır.