Arkın Yaratıcı Sanatlar ve Tasarım Üniversitesi (ARUCAD), Kuzey Kıbrıs’taki lise ve ortaokul öğretmenlerine yönelik düzenlediği geleneksel eğitim çalıştaylarının beşincisini 11 Aralık Perşembe günü Üniversitenin Konferans Salonunda gerçekleştirdi. Bu yılki çalıştayın konuğu, akademisyen ve yazar Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak oldu. “İçimizdeki Heykeli Ortaya Çıkarmak” başlıklı semineriyle Yeşilyaprak, öğretmenlere insan doğası, duygu-akıl dengesi, bedensel hafıza ve bireyin içsel potansiyelini keşfetmeye yönelik derinlikli bir perspektif sundu.
Bu yılki çalıştaya 35 liseden 120 öğretmen katıldı. Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak’ın etkileyici sunumu; insanın doğuştan getirdiği gizil güçleri, sosyal ve doğal yazılım metaforlarını, duygu yönetimini ve Michelangelo’nun “taşın içindeki heykel” benzetmesini merkeze alarak katılımcılara kapsamlı bir içsel yolculuk deneyimi yaşattı. Seminer, iki interaktif uygulamayla desteklenerek öğretmenlerin seminere aktif olarak dahil olmasını sağladı.
Eğitim Çalıştayı Programı, ARUCAD Rektörü Prof. Dr. Asım Vehbi’nin açılış konuşmasıyla başladı. Vehbi, olumsuz hava şartları nedeniyle etkinliği ertelemeyi düşündüklerini ancak bazı öğretmenlerden gelen “Hayır, kesinlikle gelmek istiyoruz” yanıtının kendileri için çok değerli olduğunu vurgulayarak, “Bugün burada oluşan bu güzel kalabalık, iyi ki ertelememişiz dedirten bir tablo yarattı” dedi.
Konuşmasının devamında ARUCAD’ın yıllar içindeki akademik ve fiziki gelişimine dikkat çeken Vehbi “Üniversitemiz açıldığında 5 stüdyo, 5 atölye ve 3 laboratuvardan oluşan bir yapımız varken; bugün 55 farklı ülkeden akademisyen ve öğrencinin bir araya geldiği uluslararası bir yapıya sahibiz. Şu anda 33 stüdyo, 17 atölye, 10 laboratuvar ve 5 sahne ile üretim, araştırma ve deneyim alanlarımızı büyük ölçüde genişlettik. ARUCAD artık bir olgunluk dönemine girmiştir ve bundan sonrası için odağımız tamamen kalite olacaktır” dedi.
Vehbi, konuşmasında ayrıca Lefkoşa Bandabuliya’daki Toplancılar Hanı’nın ARUCAD tarafından Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi olarak yeniden işlevlendirilmesinin hem üniversite hem de kent için önemli bir adım olduğunu vurguladı. Bu dönüşümün, Surlariçi bölgesinin sosyal, ekonomik ve kültürel canlılığına katkı sağlayacağını belirterek “Toplancılar Hanı’nın fakültemize dönüşmesi, hem öğrencilerimize yeni bir eğitim ortamı sunuyor hem de Surlariçi’nde sanatsal ve kültürel etkileşimi güçlendiren bir yapı oluşturuyor. Bu adımın bölgeye önemli bir değer katacağına inanıyoruz” dedi.
Prof. Dr. Asım Vehbi’nin konuşmasının ardından program, Akademisyen ve Yazar Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak’ın “İçimizdeki Heykeli Ortaya Çıkarmak” başlıklı semineriyle devam etti. Yeşilyaprak, sunumuna katılımcıları doğrudan sürece dahil eden bir sosyal deneyle başladı. Girişte herkesten birer taş seçmelerini isteyen Yeşilyaprak, öğretmenlere taşı seçtikleri anda kameraya alındıklarını söyleyerek katılımcıların ilk tepkilerini gözlemledi. Yeşilyaprak deneyi şu sözlerle açıkladı: “Taşı seçerken kameraya alındığınızı söylediğimde çoğunuzun aklına hemen ‘Nasıl görünüyorum? Doğru mu yaptım?’ gibi düşünceler geldi. Oysa seçtiğiniz taş, sizin kendinizle nasıl iletişim kurduğunuzun bir göstergesiydi. Kamerayı başkalarına değil, kendinize çevirdiğinizde gerçek farkındalık başlar”
Deneyin ardından konuşmasına insanın duygu ve düşünce sistemlerinin birlikte çalışmasının önemini vurgulayarak devam eden Yeşilyaprak, “İnsan yalnızca düşünen bir varlık değildir; hisseden yanımız da en az akıl kadar belirleyicidir. Eğitimin başarısı, bu iki sistemi birlikte görebilmekten geçer” dedi. Bölgemizdeki eğitim yaklaşımının giderek yalnızca akademik başarıya sıkıştığını, sanat ve yaratıcı derslerin geri plana itilmesinin çocukların gelişimini olumsuz etkilediğini belirten Yeşilyaprak, “Biz sadece derslere odaklanıyoruz; müzik, resim gibi dersleri sistemden çıkarıp çocuklardan sayısal ve sözel alanlarda üstün başarı bekliyoruz. Oysa sağ beyin ve sol beyin bir bütündür ve birbirini tamamlar. Hisseden beyni geliştirmezsek düşünen beyinde başarı sağlayamayız”.
Konuşmasının devamında duyguların insanın “doğal yazılımının” temel bir parçası olduğunu vurgulayan Yeşilyaprak, “Bir bebek ilk doğduğunda düşünmeyi bilmez; düşünmeyi sonradan öğreniriz. Ama duygularımız doğduğumuz andan itibaren bizimledir. Açlık, tokluk, şefkat hatta iğrenme bile daha yeni doğmuş bir bebeğin deneyimleyebildiği duygulardır” dedi.
Her bireyin içinde doğuştan gelen bir potansiyel bulunduğunu belirten Yeşilyaprak, Michelangelo’nun ünlü sözünü hatırlatarak “Michelangelo, ‘Ben sadece fazlalıkları atıyorum, heykel zaten taşın içindeydi’ der. Her çocuk da böyledir… Bizim görevimiz, içlerindeki heykeli ortaya çıkaracak ortamı yaratmaktır” dedi. İnsanın doğal ve sosyal yazılımlar üzerinden şekillendiğini ifade eden Yeşilyaprak, “Doğal yazılımla doğarız, sosyal yazılımla şekilleniriz. Öğretmen, bu şekillenme sürecindeki en etkili rehberdir” dedi.
Eğitimin tanımının değişmesi gerektiğini vurgulayan Yeşilyaprak, sunumunda paylaştığı yaklaşımı şu sözlerle aktardı: “Eğitim, bireyin içindeki zihinsel, duygusal ve sosyal kaynakları keşfetmesine, geliştirmesine ve yaşamına yansıtmasına olanak sağlayan bir süreçtir”.
Seminer, Yeşilyaprak’ın gerçekleştirdiği interaktif uygulamalarla devam etti. Katılımcılar, bu uygulamalar sayesinde duygu-düşünce süreçlerini gözlemleme ve değerlendirme fırsatı buldu.
Programın sonunda Yeşilyaprak’ın İngilizceye de çevrilen kitabı “Öz Terapi”, katılımcı öğretmenlere ARUCAD tarafından hediye edildi. Program, gerçekleştirilen kokteyl ile son buldu.



